Bir Karşıyakalı için "spor", her şeyden önce Karşıyaka Spor Kulübü (KSK/Kaf Sin Kaf) demektir. Bu kulüp hakkında yazıp çizmiş bir sosyologun belirttiği üzere, "Karşıyaka ve KSK birbirini bütünleyen, birbirlerinin eski deyişle mütemmim cüzleridir. Birisi olmadan diğerinin olması mümkün değildir. Böyle olduğu için de. Kaf Sin Kaf bir kulüpten daha öte bir şeydir. Karşıyaka ile KSK arasındaki güçlü bağı vurgulayan sayısız açıklama bulmak mümkündür. Kulübün ünlü taraftarlarından Arap Osman (Ateş), ‘Biz KSK için doğduk, onun kucağında ölmek isteriz. Yeşil-Kırmızıdan başka aşkımız olamaz. Benim doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, ecdadımın gömülü olduğu yerdir Karşıyaka. Babamın vatanıdır. Bu yüzden KSK`liyiz. Herkes KSK`li olamaz, KSK`li olmak çok zordur, kalbinin güm güm atması gerek KSK için... İster futbol, ister basketbol, ister su topu veya voleybol, her KSK maçı bizim için yeni zafer beklediğimiz bir düğündür. Bu böyle biline? derken; Karşıyaka Futbol Takımı`nın eski amigolarından Hakan Ortabaş, “önce camiaya âşık olduk, sonra takıma... Karşıyaka sevgisinin kökeninde kent sevgisi yatar. Bizi taraftar yapan duygu Karşıyakalılık sevgisidir..." şeklinde konuşmaktadır.

Tarihsel Arka Plan: İzmir'de Sportif Amaçlı İlk Örgütlenmeler XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren İzmir`de kültürel, ekonomik ve sportif amaçlı bazı sivil toplum örgütlerinin kurulduğunu biliyoruz. Osmanlı Devleti, uyrukları ile yabancılara dernek kurma hakkı vermediğinden olsa gerek, söz konusu örgütlerin "kulüp" tabelası altında çalıştıkları anlaşılmaktadır. Müziksever birkaç Rumun, Aroni Okulu`ndan bazı öğrencileri de yanına alarak, (Rum-Ortodoks) cemaat mensuplannı müzik ve fiziki bakımdan geliştirmek amacıyla 14 Eylül 1890 günü kurduğu "Orievs” isimli kulüp, tespit edebildiğimiz kadarıyla İzmir`in (aynı    zamanda) sportif amaç güden ilk sivil toplum örgütüydü. İlk kez Aziz Yeorgios Yortusu sırasında, 23 Nisan 1891 `de verdiği bir konserle cemaat karşısına çıkan bu kulüpten sonra, 1891 yılında yine Rumlar tarafından kurulmuş olan Apollon Kulübü de, aynı Orfevs gibi başlangıçta bir müzik topluğuydu İzmir`de takım düzeyinde ilk spor oyunları 1894`te, Apollon Kulübü ile Bornova`nın İngiliz sporseverleri arasında yapılmıştı. Apollon Kulübü`nün, Aydın Valisi Kâmil Paşa`nın himayesinde 23/25 Mayıs 1904 günü gerçekleştirdiği "Atletizm, Jimnastik ve Bisiklet Müsabakasına katılan Bornova Association Spor Kulübü (Bournabat Athletical) olasılıkla 1894 yılındaki spor oyunlarına katılmış Bornovalı İngiliz sporseverlerinin kulübüydü. 1904 müsabakasına katılan üçüncü kulüp, Bornova Spor Kulübü gibi, ne zaman kurulduğunu tam olarak bilemediğimiz İzmir Spor Birliği`dir.

1895 yılında Orfevs`den ayrılan bazı üyeler, "Yumnasio` (İdman) isminde ve sadece sporla meşgul olan yeni bir kulüp kurmuşlarsa da, 1898 Ekimi`nde bu iki İzmir kulübü birleşerek, "Panionios İzmir İdman Birliği" ismini aldı. Bornova`daki: Thsevs (Temmuz 1907); Ermiş İdman Yurdu (Nisan 1908); Rum Futbol Takımı (1908) ve Omiros Onasis`in önerisiyle Karataş`ta hayat bulan Pelops İdman Yurdu (1908) ile "Ereton* isimli kulüp, meşrutiyetin ikinci kez ilanından önce, Rumlarca kurulmuş sportif amaçlı diğer örgütlenmelerdi. İzmir Paradiso`da (Şirinyer) kurulu, Uluslararası Amerikan Koleji öğretmenlerinden Sara Snell ve Margaret Forsyhte tarafından hazırlanmış "Eğlence" başlıklı bir rapora göre, Ermenilerin İzmir, Karşıyaka ve Karataş`ta olmak üç spor kulübü vardı ki, Apollon Kulübü`nün DüzenlediğiKarşıyaka ve Karataş`taki Ermeni kulüpleri kendi sahalarına sahipti.

1909 yılında kişilere dernek kurma hakkı veren anayasa değişikliği (md. 120) ve Cemiyetler Kanunu ile yasallaşan örgütlenme sürecinde Türklerin de; sportif etkinlikler yapmak ve kulüp kurmak suretiyle İzmir`in spor yaşamına dahil oldukları görülmektedir.

1960 yılında basıldığını sandığımız bir kaynağa göre, Türkler arasında futbol İzmir`de ilk olarak, 1910 yılında İzmir Sultanisi`nde oynanmıştı. Okulun Avrupa`da tahsil görmüş Melekyan (Ermeni olmalı) isimli jimnastik öğretmeni, öğrencilere futbol dersi vermiş ve dolayısıyla uyanan alâka, Türk kulüplerinin doğmalarını sağlamıştı. Bu kulüplerin ilki, 1912`de kurulmuş olup cumhuriyetin ilk yıllarında "Karşıyaka Spor Kulübü" ismini almıştır. İkincisi ise, 1914 yılı başında kurulduğunu bildiğimiz Altay İdman Yurdu idi.

Karşıyaka Spor Kulübü'nün Kuruluşu

1906 yılında, "Karşıyaka İdman ve Müzik Kulübü" isminde bir sivil toplum örgütünün kurulduğunu biliyoruz. Yaşayıp yaşamadığı tespit edilemeyen bu kulüp, Karşıyakalı Rumların sportif amaçla kurduğu tek örgüt değildi. Karşıyakalı (Rum) gençlerin sporla çok ilgili olduklarını yazan Karara, üç kulüpten daha söz ediyor. Bunların ilki, "tokmak" anlamına gelen Kopanos`tur. Rakipler üzerinde psikolojik üstünlük sağlanmak amacıyla özellikle bu ismi alan kulübün sporcuları, Karavokiri`nin tarlasında idman yaparlardı. İkincisi, Alaybey`deki Eas Kulübü olup, atletizm pisti ve futbol sahası olarak Omiros`un tarlasını kullanırdı. Bunlar küçük kulüpler olduğundan, büyük ve ciddi müsabakalarda renklerini nadiren gösterebiliyorlardı. Üçüncü olarak, "yeterince iyi bir Türk futbol takımıydı denilerek "Altay" (?) ismi verilmektedir. Karara`nın Altay Kulübü merkezinin Soğukkuyu`da olduğunu (?) yazması, sonradan KSK ismini alacak bir başka kulüpten söz ettiğini ortaya koymaktadır.

Dağlaroğlu-San İkilisinin, "bütün Ege bölgesinin de ilktir ve isminin "Karşıyaka İdman Ocağı" olduğunu (?) yazdığı bu Türk kulübünün , en çok Alaybey Rumları ile (Eas Kulübü olmalı) temas ettiği ve çoğu tornacı, marangoz kalfası ve hizmetkâr olan Rumlara her maçta yenildiğini, geç tarihli bir gazete haberinden biliyoruz. Bir başka gazete haberinde ise, 1914 yılı başlarında Karşıyaka`nın, Altay ve Midilli kulüplerinin de katıldığı bir koşu yarışmasına (100 metre) sporcu verdiği okunmaktadır.

KSK`nün kuruluşu ve Osmanlı döneminde yaptıkları hakkında bildiklerimiz, temelde iki kaynağa dayanmaktadır. Bu kaynaklardan ilki, Cemal Ahmet (Umar) Bey tarafından yazılıp, "Spor Âlemi" dergisinin Ekim 1926 tarihli nüshasında yayımlanmış bir makaledir. "Kaf KafKaf, Sin Sin Sin, KafSin Kaf Sin Kaf`tezahüratının da yaratıcısı olan Bankacı Cemal Ahmet Bey, "İzmir Şampiyonu Karşıyaka Kulübü`nün Mazisi" başlıklı makalesinde şunları yazmaktadır:

"Günün birinde Karşıyaka Kulübü nasıl teessüs etti (kuruldu)? diye bir sual karşısında bulunacağımı düşünse idim ve bu suale de benim cevap vermekliğim lazım olduğunu bilseydim, kulübü ilk defa tesis edenlerden küçük yaşımda malumat toplamaya çalışırdım. Fakat o zamanlar ne ben buna ihtimal vermiş ve ne de müessisler (kurucular) bunu düşünebilmişlerdi. İzmir`in eski sporcularıyla Karşıyakalıların pekâlâ hatırlayacakları üzere, Karşıyaka`da Omiro Tarlası denilen o zamanın asri (modern) stadyumunun topraklarında, henüz yeni alınan ayakkabılarını topa ve topla beraber toprağa vurarak burnunu beyaz bir nesne şekline getiren futbol meraklılarının akşam eve dönünce işittikleri ağır sözler bile buranın Cuma günleri kalabalık bir meraklı kitlesi toplamasına mani olamazdı. İşte biz o zamanın kale arkası futbolcularındanız. Görüyorsunuz ki, mazimiz ne kadar şereflidir. Kale arkasında büyüklerin top atmasını bekleyip yumrukla topa vurmaya pek meraklı olan kaleciye topu atmak, bizim için pek zevkli idi. Bazen topa verdiğimiz yanlış falso neticesi top kaleciye gitmezse arkamıza yerden alma küçük bir taş da yerdik. İşte bu bizim gibi, kale arkası futbolcularına taş atan ve bize kale direği taşıtan futbolcular 328 (1912) senesi Eylülü`nün on ikisinde Karşıyaka Kulübü diye bir spor kulübü yaptılar.

İzmir`de ilk defa ihya edilen (canlandırılan) kulüp yine Karşıyaka`dır. 1 Teşrinievvel 338`de (1 Ekim 1922`de) toplanan elli sekiz genç, Karşıyaka`nın Gençler Birliği namı altında ihyasını taht-ı karara aldılar (adı altında canlandırılmasını kararlaştırdılar). Ve faaliyet başladı. Her yerde olduğu gibi evvela işe futboldan başlanıldı. İlk varidat yekûnundan (ilk gelir toplamından) mühim bir kısmı futbol levazımatına terk ed(il)erek (futbol malzemelerine ayrılarak) limandaki Fransız torpidosuyla birinci maç yapıldı. Bu maçı müteakip Paniyoniyo kulübünün terk ettiği, şimdiki Alsancak Stadyumu`nda futbol faaliyetini kuran eski Altaylılar da toplanıp Altayı ihya etmeye karar verdiler. Vaziyet yine az çok Karşıyaka-Altay rekabetiyle teferrüt ediyordu (ayrılıyordu). İzmir`de şimdi her halde adedi haddinden (gerekli olandan) fazla olan kulüpler, son iki sene zarfında teşekkül etti... İzmir`de elan rakipsiz bulunduğumuz tenis şubesini, 339`da (1923) ve denizciliği 340`da (1924) teşkil ettik. Tenisçilerimizin adedi her sene tezayüt etmekte (artmakta) ve ecnebilerle yaptıkları temaslarda iyi neticeler almaktadırlar. Denizcilerimiz geçen sene körfez dahilinde bir çok faideli seyahatler yapmıştır... Muhitin İzmir`den ayrılığı, kulübün tarihi ve İzmir`de ilk defa teşekkül etmiş bulunması bize ayrı bir hususiyet bahş etmektedir (özellik kazandırmaktadır)".

Cemal Ahmet Bey`in yazdıkları, bazı değerlendirmeler yapmamızı kaçınılmaz kılmaktadır. Öncelikle bir fotoğrafa bakarak, 16 yıl önce bir kulübün, hangi ay ve günde kurulduğunu söyleyebilmek bizce mümkün değildir. Ayrıca kulüpte mevcut fotoğrafın, hangisi olduğu da bilinmemektedir. Cemal Ahmet Bey kulübü, hem makalesinin başlığı, hem de içinde, "Karşıyaka Kulübü" olarak anmaktadır ki, bu ifadenin kulübün tam ismi olmadığı bellidir.